Erdem, "TÜRK-İŞ’ e göre, bu ay 4 kişilik aile için açlık sınırını 13 bin 648 lira, yoksulluk sınırını 44 bin 573 lira. Dar gelirlinin beslenmek için değil, karnını doyurmak için yediği makarnanın fiyatı bile 1 ayda %12 artmış. Siz bir eliniz yağda, bir eliniz balda 2-3 maaşla gezerken, vatandaşa makarnayı çok gördünüz...”
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşülmeye devam ederken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın görüşmeleri üzerine konuşan CHP Antalya Milletvekili Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Mustafa Erdem, alt başlıklara göre şunları söyledi:
“Burada günlerdir 12. Kalkınma Planı ve 2024 Bütçesi dahilinde, bütçenin geneli ve Bakanlık bütçeleri üzerinde görüşmeler sürdürüyoruz. Muhalefet kanadı olarak Milletimizin hakkını korumak için itirazlarımızı ve eleştirilerimizi yöneltiyoruz.
O nedenle sadece Bakanlığı sürecinizle ilgili değil, aslında tüm AK PARTİ iktidarı dönemiyle ilgili ve genel eleştiriler yapıyoruz. Ve bu nedenle, şunu tekrar söylemeden başlayamayacağım.
Bu bütçe Halkın bütçesi değil.
Bu bütçe, çalışanın, emekçinin, emeklinin, işsizin, güvencesiz çalışanın, çocuk işçilerin, iş cinayetine kurban gidenlerin, kadın emeğinin bütçesi değil.
Bu ülkede emeğin değersizleştirilmesinin temelleri AKP İktidarı öncesi başlasa da, en kıymetsiz hale getirildiği dönem AKP iktidarı dönemi olmuştur.
Siz emeği, emekçiyi ve emekliyi bir seçim zamanı oy isterken hatırlıyorsunuz, bir de ceplerindeki parayı vergi olarak isterken.”
ENFLASYON VE ÜCRETLİLER...
“TÜİK’in tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 61,53, aylık yüzde 4,75 oldu!
TÜİK’e göre yıl başından bu yana fiyatlar yüzde 49,9 arttı!
Son üç ayda (temmuz-ağustos-eylül) fiyatlar yüzde 25,1 arttı!
Emekli aylıklarına ve memur maaşlarına yapılan zam ilk üç ayda eridi.
Yükselmeye devam etmesine rağmen resmi enflasyon halkın yaşadığı enflasyonu yansıtmıyor!
2023 Eylül dönemine ait TÜİK Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) 3 Ekim 2023’te yayımlandı. Sadece üç aylık tüketici enflasyonu yüzde 25,1 oldu. Yılın ikinci yarısı için memur maaşlarına ve emekli aylıklarına yapılan zam eridi gitti. Resmi enflasyondaki tırmanış sürüyor.
TÜİK, Eylül 2023 döneminde gıda enflasyonunu yüzde 75,14 olarak açıkladı. Ancak bu enflasyon halkın hissettiği gerçek enflasyonu yansıtmaktan oldukça uzak bir oran. Emeklilerin ve dar gelirlilerin gıda enflasyonu yüzde 92-118 arasında!
Yani çalışan, emekli, ücretli temel gıda harcamalarını yapamaz hale gelmiş durumda.
İktidar her fırsatta çalışanları ve emeklileri yüksek enflasyon altında ezdirmeyeceğiz diyor ama tablo ortada. Vatandaş temel gıda ve barınma harcamaları gibi harcamaları yapamaz hale gelmiş.
Anneler çocuklarının beslenme çantalarını dolduramıyor, beslenme çantalarını.
TÜRK-İŞ’ e göre, bu ay 4 kişilik aile için açlık sınırını 13 bin 648 lira, yoksulluk sınırını 44 bin 573 lira. Dar gelirlinin beslenmek için değil, karnını doyurmak için yediği makarnanın fiyatı bile 1 ayda %12 artmış. Siz bir eliniz yağda, bir eliniz balda 2-3 maaşla gezerken, vatandaşa makarnayı çok gördünüz.”
ASGARİ ÜCRET...
“Değerli arkadaşlar, siz bu ülkedeki bir kısım sermayedar ve yandaşlarınız dışında herkesi asgari ücretli yaptınız. Bu ülkenin yarından çoğuna 11 bin 402 lira ücret verip, bir de amma zam verdik diye övünüyorsunuz. Valla burada bu parayla ev geçindirebilen varsa, ben gelip özür dileyeceğim.
Gerek resmi veriler gerekse bağımsız araştırmalar Türkiye’de asgari ücretle çalışanların kapsamının oldukça yüksek olduğunu gösteriyor.
Özel sektör çalışanlarının % 65’ i, kadın çalışanların % 60’ ı asgari ücret alıyor. Emekliyi söylemiyorum bile. Milyonlarca işçi asgari geçim için yetersiz olan asgari ücretle geçinmeye çalışırken, işçilerin bir bölümü de yasal asgari ücrete dahi erişemiyor.
Ülkemizin, Avrupa Birliği ülkeleri içinde en düşük asgari ücrete sahip ülkelerden biri olmanın yanında, asgari ücretle çalışanların oranının en yüksek olduğu ülke AKP Türkiye’si.
Tabi burada enflasyonun sebebini çalışanın aldığı maaşa bağlayan bir ekonomi bakanımız varken, bu durumun böyle olması da kaçınılmaz.”
GELİR ADALETSİZLİĞİ...
“Bu sadece bakanın değil AKP iktidarının düşüncesi. AKP döneminde Emeği değersizleştirmeye yönelik politikalar sürekli hale geldi. Kamu ekonomisi özelleştirilirken kamu hizmetleri de ticarileştirildi. Sağlık, sosyal güvenlik ve eğitim alanları başta olmak üzere sosyal haklar zayıflatıldı, kısmen paralı hale getirildi, yani ticarileştirildi.
Türkiye büyüyor ancak emeğin büyümeden aldığı pay (işgücü ödemeleri) azalıyor!
Başkanlık rejimi döneminde bölüşüm ilişkileri daha da bozuldu.
Başkanlık rejimi öncesinde, 2016’da emeğin payı yüzde 36,3 iken 2022’de 10 puan gerileyerek yüzde 26,3 oldu.
Sermayenin büyümeden aldığı pay ise 2021’e göre 1,4 puan artarak 2022’de yüzde 53,7’ye yükseldi.
Emekçiler ve emekliler insanca yaşam koşulları için gerekli bir ücret talep ediyor. AKP’ nin yanlış ekonomi politikalarının bedelini emekçiler ödemek zorunda değil.”
GELİR VERGİSİ...
“Değerli arkadaşlar, ücretleri kemiren bir başka konu ise gelir vergisi.
Arkadaşlar bu bütçede yine gördük ki sizin tek gelir kaynağınız vatandaşın cebi. Siz paraları çarçur edin, yandaş müteahhitlere kıyak çekin, vatandaş ödesin.
Temmuz ayında alınan ücret zamları gelir vergisine gitti arkadaşlar.
2023 Ocak ayında yaklaşık 1.300 TL gelir vergisi ödeyen bir çalışan 2023 Ekim’den itibaren 3.500 TL gelir vergisi ödüyor.
2023 Ocak’ta 4.350 TL olan vergi ve kesinti toplamı 2023 Mayıs’ta 5.100 TL’ye, 2023 Temmuz’da 6.378 TL’ye ve 2023 Ekim’den itibaren ise 7.295 TL’ye yükseldi.
Son yıllarda yüksek enflasyon nedeniyle büyük alım gücü kaybı yaşayan çalışanların, eline geçen net ücretleri de yılın ikinci yarısında artan vergi ve kesinti yükü nedeniyle giderek düşüyor. İşçiler ağustos ve eylül aylarında temmuza göre daha düşük ücret alıyor. Ücretler yılın son aylarında artan gelir vergisi yükü nedeniyle giderek düşüyor. Bir yandan pahalılık bir yandan vergi ve kesintiler ücretleri kemiriyor.
Emekçilerin talebi;
Gelir vergisi ilk vergi tarife oranı ücretlilerde yüzde 10’a düşürülmelidir.
Gelir vergisi tarife dilimleri yeniden değerleme oranında (asgari ücret artışından az olmamak kaydıyla) artırılmalıdır.”
GÜVENCESİZ ÇALIŞMA - İŞŞİZLİK...
“Son yıllarda Çalışma hayatında güvencesizlik arttı. Esneklik uygulamaları ile işçi sınıfının kazanımları ve iş hukukunun temelini oluşturan koruyucu düzenlemeler zayıflatıldı. Bugün, 2023 2.çeyrek itibarıyla Türkiye’de çalışabilir 65 milyon kişiden yalnızca 22 milyonu kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda yer alabiliyor.
DİSK-AR tarafından TÜİK verilerinden yararlanarak yapılan hesaplamaya göre mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsiz sayısı ise Ağustos 2023’te 8 milyon 839 bin kişi olarak gerçekleşti.
Ama lafa gelince istihdamı artıracağız, işsizliği bitireceğiz. Siz bu ülkede işçiyi bitirdiniz arkadaşlar işçiyi.”
KAMUDA TAŞERON SORUNU...
“Sözde kamuda taşeron sorununu çözecektiniz. Ne oldu?
Bugün kamuda çalışan, belediyelerde çalışan, hastanelerde bilgi işlemde çalışan, ptt’ de çalışan, karayollarında çalışan yüzlerce taşeron işçi kadro bekliyor.
Bu arkadaşlarımız iş güvencesinden mahrum. Yarın eve ekmek götüremeyeceğim endişesi taşıyor.
Seçim dönemi bunları hatırlıyorsunuz, seçim bitince aklınıza gelmiyor.
Bu ülkenin çalışanlarını kadrolu-kadrosuz, sözleşmeli-sözleşmesiz diye ayırmayın, bölmeyin.
Seçim öncesi verdiğiniz sözleri tutun.”
İŞ CİNAYETLERİ...
“Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız, "Söz konusu insan canı olduğunda maliyet hesabının hiçbir anlamı yoktur. Çünkü en büyük maliyet hiç kuşkusuz çalışanlarımızın canıdır. Bunu özellikle işverenlerimiz başta olmak üzere, tüm paydaşlarımızın çok iyi bilmesi gerekir." Diyor.
Peki durum böyle mi?
Çalışma yaşamı sadece güvencesiz değil, güvenliksiz bir hal de aldı. Çalışırken ölüm, iş cinayetleri muazzam bilimsel ve teknik gelişmeye rağmen azalmak bir yana, arttı; dini değerler bile çarpıtılarak “kader” olarak sunuldu.
Sen önlem alma, yasal düzenlemeleri uygulama; sonra çık “Bu işin fıtratında var” de.
Can bunlar arkadaşlar can.
ISIG (İşçi Sağlığı Ve İş Güvenliği) Meclisi raporlarına göre, 2023yılının ilk 9 ayında bile en az 1409 işçi yaşamını yitirmiş.
AKP’ li yıllarda en az 888 çocuk işçi hayatını kaybetmiştir. Bu konularda ciddi önlemleri alınmalı.” diyen Mustafa Erdem, son olarak staj çırak mağdurları ve Bağ-kur tescil mağdurlarının sorunlarını dile getirdi. Ayrıca, “Serbest meslekte mesleğe giriş stajı yapmak zorunda olan stajyerlerin SGK yükünün kurum tarafından karşılanması yönünde bir uygulamaya ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Bu konuda bir düzenlemenin getirilmesini bekliyoruz.” diyerek konuşmasını tamamladı.