Nevzat Erol | ‘Milletvekili Beyaz Eldivenli Olmalı!’ | MERSİN MOZAİK
Nevzat Erol

Nevzat Erol

‘Milletvekili Beyaz Eldivenli Olmalı!’


Cumhuriyetin ilk yılları…

Başbakan İsmet İnönü öğleden sonra Çankaya’ya çıkar.

Ve Cumhurbaşkanı Atatürk’le görüşür:

Görüşme konularından birisi, “Milli Savunma Bakanlığının alacağı silahlar…

Silahlar yurt dışından gelecek… İki fabrika “silahları vermeye hazır.

Öyleyse Cumhurbaşkanı ile Başbakan “neyi” konuşuyorlar?

Konuştukları; “Bu iki silah fabrikasının Türkiye temsilcisinin bir milletvekili oluşu.

Cumhurbaşkanı, Başbakana soruyor:

-Ne düşünüyorsun?

Başbakan:

-Silah alımını erteleyeceğim. Ve ihaleye “başka firmaların da katılmasını sağlayacağım.

-İyi edersin… Başka bir şey var mı?

Başbakan:

-Var…

Cumhurbaşkanı:

-Nedir?

Başbakan:

-Milletvekillerinin devlet ihalelerine katılmaları- katılmamaları konusundaki yasaları gözden geçirtmek istiyorum.

Cumhurbaşkanı:

-Bence bu kanunla olmamalı… Milletvekilleri böyle işlere girmenin sakıncalı olacağını kendileri anlamalıdır.

Başbakan:

-Haklısınız.

Cumhurbaşkanı:

-Bir milletvekiline, “Sen devlet ihalesine giremezsin!” demek, milletin seçtiği insana güvenmemek demektir. Birkaç arkadaşımızın yaptığı yanlış, bütün milletvekillerinin üstüne yayılmamalı… Bunları aramızda çözmeliyiz.

Başbakan:

-Ne yapmamı uygun bulursunuz?

Cumhurbaşkanı:

-Bu işi, özel konuşmalarımızda ele alalım. Ben, siz, bakan arkadaşlarımız… Sohbetlerimizle, tutumlarımızla bunu önleyebiliriz.

 

*************************

Cumhurbaşkanı bir akşam yemeğinde, silah tüccarı milletvekilinin misafiri olur.

Ev sahibi misafirine evini gezdirir.

Ev büyük ve konforlu… Çok güzel döşenmiş…

Cumhurbaşkanı, ev sahibini kutluyor:

-Çok zevkliymişsin… Evini iyi döşemişsin…

Sonra yemeğe geçiliyor…

Masada havyar dahil “her şey” var.

Cumhurbaşkanı yemek esnasında yer- içer… Arada da “bazı sözler” söylüyor.

Örneğin; “Milletvekili demek, ülkenin en yetişkin insanı demektir.” Diyor.

Dokunulmazlığı vardır” diye devam ediyor.

Ardından, asıl konunun “kıyısından- kenarından” dolaşmaya başlıyor:

-Ama yine milletvekili demek “Beyaz eldivenli olmak” demektir.

 

*******************************

Neden “başka renk” değil de, beyaz?

Beyaz, “kolay kirlenir” de ondan…

Cumhurbaşkanı:

-Milletvekili, gerekmedikçe her şeye dokunmaz! Beyaz eldivenin parmakları tozlanabilir, kirlenebilir… Hiç değilse, öyle görünür karşıdan…

 

********************************

Masadakiler, ev sahibine bakıyorlar. Ev sahibi sessiz…

Cumhurbaşkanı devam ediyor:

-Neyi yapıp, neyi yapmayacağını takdir etmek, milletvekilinin anlayışına kalmıştır.

Sonra ev sahibine dönüyor:

-Sizin ticari işleriniz nasıl gidiyor?

-Milletvekili olunca dağıttım efendim. Ticaretle uğraşmıyorum.

-Yaa öyle mi? Demek yanlış biliyorum. Bana senin bazı “temsilciliklerin” olduğunu söylemişlerdi…

-Bir, iki fabrikam var efendim.

-Ne fabrikaları?

-Silah…

-Bravo! Ülkenin en üstün sanayisini Türkiye’de temsil ediyorsun. Ardından da “Ticaretle uğraşmıyorum.” dediğine göre... Bu işi fahri olarak yapıyorsun anlaşılan. (!)

(Alıntıdır)



ARŞİV YAZILAR