Nevzat Erol | Ben, Şüko…’ | MERSİN MOZAİK
Nevzat Erol

Nevzat Erol

Ben, Şüko…’


Okuduğumuz kitabı beğeniriz, ardından da çok güzel olduğunu vurgulamak için, “Başucu kitabı” deriz mesela.

Bazende mesela, “Aman mutlaka okumalısın! Kitaplığında olmalı!” deriz, kitabın önemini ve güzel olduğunu anlatmak için.

Yine devamla, “Sen daha okumadın mı?” deriz mesela…

Ama ‘Ben, Şüko’yu okuduktan sonra yukardakilerin ve dahalarının hepsini derim de, ilavetende,’Bu kitap “EL ALTI” kitabınız olmalı diye önermeyi ve eklemeyi unutmam! Yani başın sıkıştıkça;

Ağlaman için… Gülmen için… Eski günlerde gezinti yapmak için… Macera peşinde koşman için…

‘Ben, Şüko’yu’ mutlaka okumalısınız…

Yayınlanması, Mersin’e gelişi ve elime geçişi, okumam, hepsi hepsi 5-6 günümü almış olsa da yine Şüko’nun’ EN’LERİNE’ giremedim ama kitap beni, deyim uygun olursa, “Hop oturtdu, hop kaldırdı” dersem abartı ve şaşırtı yapmış olmam herhalde.

Nereden ve nasıl başlamalı, an oldu, nostaljik gezintilerin keyfini yaşadım. An geldi çok üzüldüm… Bazen de çok duygulandım… Heyecanı da cabası oldu sanki…

Hayri’yle, Çido’yla, Avukatla, Tayfun Amirle günümüzde unutulan dostlukların en güzelini yaşadım. Leman Hanım Teyze’yle yine “Böyle dostluk, arkadaşlık kaldı mı ya” demeden edemedim.

Burç’la duygu yüklü baba- oğul ilişkisine tanıklık ederken, ablasıyla abla- kardeş ilişkisindeki ÖZVERİNİN dibini yaşadım baştan sona, tepeden tırnağa…

Asıl en önemlilerden, yazarın, SARI’SIYLA yine günümüzde tükenen, hatta hemen hiç rastlanmayan AŞK’A tanıklık ederken zaman zaman sessiz, göz yaşlarımla yudum yudum okudum kitabı.

Yine bilmediğimiz alemlerde, bilmediklerimizi öğrendim, yaşadım adeta…

Gerçekti, değildi, kurguydu, değildi, bilmem. Bilemem. Ama kitapdaki ŞÜKO milyon dolarlar kazanıyor, kaybediyor, umurunda olmuyor…

Çünkü ŞÜKO para yerine İNSAN BİRİKTİRİYOR…

Gönlüne sağlık olsun, ellerine- kalemine sağlık olsun.

Yenilerini ÖZLEMLE bekleyeceğiz…

Selam olsun ŞÜKO



ARŞİV YAZILAR