Edilen sözün altında ezilmek...
Tek tek ağaçlara taktığımızdan ormanın bütününü göremiyoruz.
Her konu da uzmanız ya, arşınla alıp kileyle satıyoruz!
Gelin görün ki, bir değil çok eksiğimiz var, hem de bedeli ağıra patlayan eksiklikler, kendimizi ne kadar yetkin sayarsak sayalım, çoğunluğumuz eksikliklerimizi görmeme açmazına düşmekten kurtulamıyoruz!
Varsa yoksa kendi doğrularımız!
Kişinin değerlerini savunması elbette en doğal hakkı, ya temel doğrular ve tarihi gerçekler…
Günümüzde tümü gümbürtüye gidiyor onların…
Moda, yükselen değerler, bir de her tarafa söz yetiştirme ukalalığı...
Edilen söz boşmuş, doluymuş çek bir kalem…
Önemli olan köşe taşlarının yerine oturtmasına emek vermek değil, öz benliği tatmin etmek adına çirkinlikler binasına katkı yaparak an’ı kurtarma yolu seçiliyor…
Oysa her olayın yadsınmayacak bir de geçmişi vardır...
Dışarıdan gazel okumak elbette kolaydır, bir de sesiniz güzelse, kaleminiz kıvraksa kimse tutamaz sizi…
Yaşamadığım dönemlere, bilmediğim konulara yönelik yorum yapmamayı, aradan uzun süre geçmesine karşın altında hâlâ ezildiğim, sırtıma sarılan ağır yükle öğrendim…
İlk gençlik yıllarımdı, başımıza gelmediğinden hep bol keseden atıyoruz…
Bir gün, dünyanın en eski ve çekilmez işini sürdüren bir hanımla yolum keşişti.
Yanılgıya düşüp, toplumca kabul gören değerler ekseninde ahlak dersi vermeye dönük sözler ettim…
Hanımın,“Deşme yaramı, sen duydun. Yaşayan benim, titriyor, yel önünde yaprak içim…” yolundaki tümcesi belleğime kazındı.
O günden beri doğrudan tanıklık etmediğim olaylar hakkında yorum yapmaktan ürkerim…
Ya yanılmışsam!
Belirsizlik dibi görünmeyen kuyu, ancak edilen sözler, yaydan boşalan ok gibi bir kez ağızdan çıkmıştır...
Kadim kültürde temelsiz sözler etmek, başkasının cebinden ağalık yapmak olarak değerlendirilip,“Boğaz dokuz boğumdur...”denir.
Hoş, Anadolu’nun o güzelim gelenek ve göreneklerinin büyük çoğunluğu dayatılan tüketim kültürsüzlüğüne kurban edileli yıllar oludu...
Bunun içindir ki, arşınıyla alıp kilesiyle satanların egemenliği hüküm sürüyor.
Ülkemizin çıkmazda olmasının temelinde, diğer etkenlerin yanı sıra birazda özümüzün yoğrulduğu insani hasletlere yeterince sahip çıkmamak yatmamaktadır.
Evet canlar, ufak tefek sakarlıkların yıkımı şöyle ya da böyle atlatılır; siz siz olun bilmediğiniz konular ve yaşamadığınız dönemler üzerine iddialı sözler etmeyin, aksi durumda, gün olur söylediklerinizin altında kalıp benim gibi ezilirisiniz.
