Bedir Solmaz | Dev memesinden emzirdiklerinin ihanetine uğrayan Anadolu... | MERSİN MOZAİK
Bedir Solmaz

Bedir Solmaz

Dev memesinden emzirdiklerinin ihanetine uğrayan Anadolu...


Uykusuz geçen bir gecenin daha defteri dürüldü... 
Gidişat iç açıcı değil, hıncımı canımdan çıkarma güdüsüyle sokağa çıktığımda saat henüz 04.00 olmamamıştı... 
Hava çok rüzgarlı olmasına karşın Kültürpark’a yöneldim…
Gözden düşüp unutulan Poseydon’un hınçla kabarttığı denizin ak köpüklü dalgaları vahşice doldurulan sahildeki kayaları dövüyor…
Sokak köpekleri yalnızlıklarını gidermek adına birbirlerine sokulurken, minicik kedi yavruları gün ışıyınca gelip mama ve su kapları yerleştiren hayvan severlerin yollarını gözlüyorlar…
Her biri içinde ayrı dünya barındıran hangi can yalnız değil ki?
Bekleyip başkalarından bir şeyler ummak, tanımı ne güç ve kavurucu duygudur ah bir bilinse!
Yine de günün en masum saatlerinin havasını soluyup teselli kaynağını kendimce coşturup işe yarayabilmenin sorumluluğunu duyumsuyorum…
Yaşam çoğaltılan güzelliklerle oylumlanır…
Dirimin güdüsüyle hareketlenen insancıklar birazdan yarı aç yarı tok daldıkları uykularını terk edip birbirlerine karışarak, oluşturulan kaosun akıntısıyla gündüzlerin karanlığında kim bilir hangi bilinmeze savrulacaklar…
Hep söylerim, günümüzde herkes ayrı hesabın içinde!
Kurallarını dayatarak gelen tüketim kültürsüzlüğü, egemenlerin değirmenine su taşıyacak insan tipini yetiştiriyor!
Bu nedenle topluma dayatılan gündem ve ürünleri yaşamın gerçekleriyle örtüşmüyor!
Özellikle dar gelirli kesim döndürdüğü sömürü çarkının dişlileri arasında ezilirken,  politikacı esnafının üçkâğıdına gelip boş yere heder olduğunun farkında bile değil!
Vatandaş geçinemiyormuş, işsizlik artıyormuş, çeşitli alanlarda can kayıpları giderek katlanıyormuş kimin umurunda!
Öncelik hep yapay gündemin ekseninde şekillenen olaylara odaklanıyor!
1980 sonrası rant dağıtım merkezine dönüştütülen belediyeler yeni başkanlarını saptayacak sözde seçimler gündeme ipotek koymuş durumda; ortam ses ve görüntü kirliliğiyle örülü... 
Kentin kimi cadde ve iş merkezleri çevresinde ölümcül hasta çocuklara dermen için yardım isteyen,"Tedavisi için Ali Bebeğe, bir lira-beş lira da olsa sahip çıklalım; bir bebeğin yaşamadından daha önemli ne olabilir? Kampanyamız valilik onaylıdır..." yolundaki cılız megafon sesleri, politikacı esnafının pazar günü yapılacak seçimlere yönelik seçmen kafalama çığlıklarının gölgesinde kalıyor... 

...
Yarattığımız olumsızluklar saymakla bitmez... 
Gelinen noktada tüm sorumluluğu iktidara yüklemek gerçeklerden yan çizmek olur!
Yakınılan olaylar yıllardır yapılan yanlışların sonucudur!
1970’li uzanıyorum, ülke sorunlarını dert edinip kendilerini afayan diri ve duyarlı gençlik vardı!
Sahi o soylu anlayış nasıl yok edildi?
Derdimiz büyük, yaramız derin...
Yıllar var ki güzelim Anadolu dev memesinden emzirdiği yavrularının ihanetine uğruyor hep! 
Sonuçta emperyalizme karşı verilen Bağımsızlık Savaşı'yla kurulup mazlum uluslara ışık olan Türkiye Cumhuriyeti, iş bitirici politikacı esnafının yönetimsizliğiyle, Anadolu deyimiyle elekten saca varamaz duruma getirildi...
Soluduğu nefesin hakkını verme sorumluluğunu duyanlar, gidişatın iyiden ve güzelden yana evirilmesi için harekete geçmelidirler!
Aksi durumda misafiri bulunduğumuz dünyadan, bir anlamda sorumlusu olduğumuz ayıpları arkamızda bırakarak göçüp gideriz!
Özetle kötüye inat, kendimize gelip iyiye yönelelim... 
Çünkü daha öncede vurguladığımız gibi, adil ve gönençli yaşam çoğaltılan güzelliklerle oylumlanır...



ARŞİV YAZILAR