TMMOB MERSİN İL KOORDİNASYON KURULU,”HUKUKSUZLUĞUN YILDÖNÜMÜNDE GEZİ DİRENİŞİ’NE VE GEZİ DAVASI HÜKÜMLÜSÜ ARKADAŞLARIMIZA SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDİYORUZ!” | MERSİN MOZAİK

TMMOB MERSİN İL KOORDİNASYON KURULU,”HUKUKSUZLUĞUN YILDÖNÜMÜNDE GEZİ DİRENİŞİ’NE VE GEZİ DAVASI HÜKÜMLÜSÜ ARKADAŞLARIMIZA SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDİYORUZ!”

TMMOB MERSİN İL KOORDİNASYON KURULU,”HUKUKSUZLUĞUN YILDÖNÜMÜNDE GEZİ DİRENİŞİ’NE VE GEZİ DAVASI HÜKÜMLÜSÜ ARKADAŞLARIMIZA SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDİYORUZ!” mersinmozaik.com

TMMOB Mersin İl Koordinasyon Kurulu, “Gezi Davası, ülkemizdeki diğer pek çok örneği gibi hukuki değil, siyasi bir davadır. Gezi Davası’nda verilen mahkûmiyet kararları, siyaseten verilmiş kararlardır. Bu kararların hükmü de, siyasi iktidarın ömrü kadardır…”

14 Mayıs’tan sonra ülkede adalet yeniden işlemeye başlayacağını vurgulayan TMMOB Mersin İl Koordinasyon Kurulu, Gezi Davasında FETÖ firarisi savcının kurguladığı iddianameyle yürütülen yargı sürecinde AKP İktidarının hukuk ve adalet anlayışının çarpıklığının en somut göstergesi olarak tarihe geçtiğini savundu.

TMMOB Mersin İl Koordinasyon Kurulu’nun düzenlediği basın toplantısında Gezi Davası hükümlüsü arkadaşlarına sahip çıkmayı sürdüreceklerinin altını çizerek ayarıca şu görüşleri dile getirildi:

Bugün 25 Nisan 2023…

Ülkemizin en görkemli halk hareketlerinden biri olan Gezi Direnişi hakkında iktidar güdümündeki mahkeme tarafından verilen o utanç vesikası kararının üzerinden tam bir yıl geçti.

Aralarında TMMOB Yönetim Kurulu Üyemiz Mücella Yapıcı, Şehir Plancıları Odamızın İstanbul Şubesi’nin eski başkanı Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odamızın Hukuk Müşaviri Can Atalay’ın da bulunduğu arkadaşlarımız 1 yıldır Gezi Direnişini örgütledikleri gerekçesiyle cezaevinde tutuluyor.

FETÖ hükümlüsü emniyet mensuplarının uydurduğu delillerle, FETÖ firarisi savcının kurguladığı iddianameyle yürütülen yargı süreci, AKP İktidarının hukuk ve adalet anlayışının çarpıklığının en somut göstergesi olarak tarihe geçmiştir.

Artık hepimiz biliyoruz ki; siyasi iktidar hukuku, adaleti sağlamanın, haksızlıkları gidermenin bir aracı olarak değil, toplumsal muhalefeti cezalandırmanın bir aracı olarak kullanmaktır.

Siyasi iktidar hukuku, kendi gelecek planı önündeki engelleri ortadan kaldırmanın bir aracı olarak kullanmaktadır.

Siyasi iktidar hukuku, siyaseten hesaplaşmaktan, siyaseten yüzleşmekten korktuğu gerçeklerden kaçmanın bir aracı olarak kullanmaktadır.

Arkadaşlarımız suç işledikleri için değil, halkın çıkarlarını savundukları için, Taksim Meydanı’na ve Gezi Parkı’na sahip çıktıkları için, iktidarın rant projelerine karşı çıktıkları için, mesleki sorumluluklarının gereğini yerine getirdikleri için cezaevindeler.

Gezi Direnişi nasıl ki bu ülkenin yüz akı ve onurlu tarihinin bir parçasıysa, Gezi Davası’nda tutuklanan arkadaşlarımız da bizim yüz akımız ve onurlu tarihimizin bir parçasıdır.

İktidarın ve yandaş medyanın pervasız saldırılarına rağmen, hiçbir iftira, hiçbir senaryo, hiçbir karar arkadaşlarımızın masumiyetine ve haklılığına leke düşürmeyi başaramamıştır.

Gezi Direnişinin arkasında dimdik durduğumuz gibi, Gezi Davasında yargılanan ve ceza alan arkadaşlarımızın da yanında dimdik durmaya devam ediyoruz.

365 gündür sürdürdüğümüz Adalet Nöbetleriyle, arkadaşlarımıza desteğimizi, arkadaşlarımızla dayanışmamızı dosta düşmana gösteriyoruz.

Tutuklu arkadaşlarımıza verilen ve hiç azalmadan devam eden toplumsal destek onların mücadelelerindeki haklılıklarının göstergesidir.

Bizler AKP iktidarından adalet beklediğimiz için, AKP’nin oyuncağı haline gelmiş hâkimlerden adaletli bir karar beklediğimiz için nöbet tutmuyoruz.

Bizler arkadaşlarımızın suçsuzluğuna olan inancımızı göstermek için nöbet tutuyoruz.

Onların içerideki direngenliği ve yaratıcılığı bize nasıl güven veriyorsa, adalet arayışındaki bu kararlılığımızın onlara güç ve moral verdiğini bildiğimiz için nöbet tutuyoruz.

Gezi Davası, ülkemizdeki diğer pek çok örneği gibi hukuki değil, siyasi bir davadır. Gezi Davası’nda verilen mahkûmiyet kararları, siyaseten verilmiş kararlardır. Bu kararların hükmü de, siyasi iktidarın ömrü kadardır.

İnanıyoruz ki 14 Mayıs’tan sonra bu ülkede adalet yeniden işlemeye başlayacak. Yargı organları iktidarın talimatlarına göre değil hukuka göre karar vermeye başlayacak. Ve arkadaşlarımız özgürlüklerine yeniden kavuşacak.

İnanıyoruz ki yirmi gün sonra bambaşka bir ülkeye uyanacağız. Tüm arkadaşlarımızla, özgürce, umutlu bir geleceği hep birlikte kuracağız.

Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Hürriyet!