Artan Kira Fiyatları Ve Konut Hakkı | MERSİN MOZAİK

Artan Kira Fiyatları Ve Konut Hakkı

Artan Kira Fiyatları Ve Konut Hakkı mersinmozaik.com

Türkiye Anayasası’nın temel ilkelerinden biri olan “SOSYAL DEVLET” ilkesi, Devletin vatandaşlarının sosyal refahını sağlamaya yönelik aktif politika üretmesini gerektirmez mi? Bu bağlamda, konut hakkı sadece bireysel bir talep değil; devletin yerine getirmekle yükümlü olduğu pozitif bir görev olarak değerlendirilmelidir. Ancak günümüzde malesef "sosyal devlet ilkesinin zayıflamasıyla" birlikte, konut ihtiyacının serbest piyasa koşullarına bırakıldığı; düşük gelir gruplarının barınma haklarının erimede güçlük çektiği bir tablo ortaya çıkmaktadır. Bu durum, gerçek ücret koşulların karşılığını bulmadığına işaret etmektedir.

Ümit Solmaz

21.yüzyılda bir toplumun temel refah göstergeleri arasında, bireylerin barınma, eğitim, sağlık ve beslenme gibi temel ihtiyaçlara eşit erişimi yer alır. Ancak Türkiye'de ve de Dünya'da bu haklar giderek 'soyut birer ideal' haline gelmekte; özellikle konut hakkı, artan kira fiyatları, daralan konut arzı ve ekonomik bunalım gibi nedenlerle geniş kesimler için erişilemez hale gelmiştir. Günümüzde barınma ihtiyacı, sadece ekonomik değil aynı zamanda sosyal bir birey,aile hakkının ulaşamaması meselesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Konut ihtiyacı/hakkı, sadece fiziksel bir barınma alanı sunmakla kalmaz; aynı zamanda bireyin toplumla ilişkisini kurduğu, kimliğini inşa ettiği ve aidiyet hissettiği bir zemindir. Ne var ki, mevcut kriz ortamında insanlar, yaşadıkları evleri sadece dört duvar olarak görmeye başlamış; güvenceden, toplumsal dayanışmadan ve insan onuruna yakışır yaşamdan giderek uzaklaşmıştır. Özellikle Büyükşehirlerde kentimiz Mersin ve İlçelerinde yükselen kira fiyatları, geniş halk kitlelerini barınma hakkından mahrum bırakmakta; bu durum, sadece ekonomik değil, aynı zamanda etik ve insani bir sorunu da beraberinde getirmektedir.

Konut hakkı, yalnızca bireyin bir çatı altında barınmasını değil; aynı zamanda güvenli, sağlıklı, ulaşılabilir ve insan onuruna yaraşır koşullarda yaşam sürebilmesini garanti altına almayı hedefler. Bu hak, birçok uluslararası hukuk belgesinde açıkça tanımlanmış ve devletlerin sosyal yükümlülük alanlarından biri olarak kabul edilmiştir. En temel uluslararası belge olan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 25. maddesi konut hakkını şu şekilde tanımlar:
 

“Herkesin, kendisi ve ailesi için yeterli yiyecek, giyecek, konut, sağlık bakımı ve gerekli sosyal hizmetleri kapsayan; sağlık ve refah bakımından yeterli bir yaşam düzeyine hakkı vardır.”


Ayrıca, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi (1966) 11. maddesinde:
 

“Taraf devletler, herkesin yeterli bir yaşam standardına, buna uygun barınma koşullarına ve sürekli gelişen yaşam koşullarına hakkı olduğunu kabul ederler.”


Bu belgelerde konut hakkı, sadece fiziksel bir barınma değil, insan onurunu temel alan bir yaşam biçiminin vazgeçilmez unsuru olarak kabul edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası doğrudan “konut hakkı” ifadesini kullanmasa da, barınma hakkına dair düzenlemeler içermektedir. Anayasa’nın 57. maddesi:

“Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeterek konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır ve toplu konut uygulamalarını destekler.” ifadesi Konut hakkının bir vatandaşlık hakkı olarak devletin sorumluluğunda olduğunu ortaya koyar. Ancak, anayasal düzeydeki bu sorumlulukların uygulanabilirlik düzeyi ve etkinliği, önemli bir sorun alanıdır. Anayasa’nın 56. maddesi olan “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde, konut hakkı yalnızca barınma değil; sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ile de doğrudan ilişkilidir.


Türkiye Anayasası'nın temel ilkelerinden biri olan “SOSYAL DEVLET” ilkesi, Devletin vatandaşlarının sosyal refahını sağlamaya yönelik aktif politika üretmesini gerektirmez mi? Bu bağlamda, konut hakkı sadece bireysel bir talep değil; devletin yerine getirmekle yükümlü olduğu pozitif bir görev olarak değerlendirilmelidir. Ancak günümüzde malesef "sosyal devlet ilkesinin zayıflamasıyla" birlikte, konut ihtiyacının serbest piyasa koşullarına bırakıldığı; düşük gelir gruplarının barınma haklarının erimede güçlük çektiği bir tablo ortaya çıkmaktadır. Bu durum, gerçek ücret koşulların karşılığını bulmadığına işaret etmektedir.


Ücretlere Göre Kiralarda Aşırı Yüksek Fiyat Oranları Cep Yakıyor

Türk Lirası'nın değer kaybı ve enflasyonist baskılar, konut kiralarında adeta bir patlama yarattı:

  • Mayıs 2025 itibarıyla TÜİK verilerine göre kira artışı yıllık %48,73 oranına ulaştı. Bir başka kaynak, yıllık kira enflasyonunun neredeyse %90’a (89,19%) kadar çıktığını bildiriyor.
  • Mart 2025 için açıklanan yasal kira artışı oranı ise %53,8 oldu. Bu düzeydeki kira artışı, özellikle sabit gelirli aileler üzerinde ciddi bir yük yaratıyor.


2025’in ilk çeyreğinde konut fiyat endeksi (KFE) aylık %4,7, yıllık nominalde yaklaşık %32 artış kaydetti. Piyasa nominal değerlemeyle fonlanırken, gerçek anlamda alım gücü nispeten düşüyor. TOKİ ve özel sektör gibi aktörlerle toplu konut üretimi artıyor olsa da, arz hâlâ talepleri karşılamaktan malesef uzak. Bu durum, boş konut stokunun düşük tutulmasına, dolayısıyla fiyatların yukarı çekilmesine neden oluyor.

Dar ve orta gelir gruplarındaki haneler hem ekonomik hem psikolojik olarak zorlanmaktalar. Kiraların yükselmesi, 'stres, kaygı ve depresyonu vb.' genel yaşam kalitesi düşürmüyor mu? Kira enflasyonu hızla yükseliyor: %50’ye yaklaşan artış oranları, özellikle kiracıları kırılgan hale getirdi. Gerçek alım gücü düşüyor: Nominalde artan fiyatlar, gerçek seviye de enflasyon karşısında eriyor. Arz yetersizliği derinleşiyor: Talebin çok uzağında kalan konut arzı fiyat dalgalanmalarını besliyor. Toplumsal yıkım sinyalleri: Konut hakkı ihlalleri, bireylerin hem ekonomik hem ruhsal sağlığını olumsuz etkiliyor. Bu da “biz” olma kapasitesini zayıflatıyor. Bu tabloya baktığımızda şunu net olarak görebiliyoruz: Türkiye’de barınma hakkı giderek bir ayrıcalık haline geliyor. Bu durum toplumsal dokuyu zayıflatırken, "duyarsız bir yaşam" biçiminine doğru evrilmekte.

Kaynaklar:
https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/anayasa/
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/4252646