1999’da Columbia Uzay Mekiği ile fırlatılan Chandra, neredeyse atomik düzeyde pürüzsüz aynaları sayesinde, önceki teknolojilerden 100 kat daha soluk X-ışını kaynaklarını tespit edebiliyor. Bu çalışma, evrenin farklı
Ümit Solmaz
Andromeda'nın ışığı şimdi melodilere dönüştü. Samanyolu'nun en yakın sarmal komşusu olan Andromeda Galaksisi (Messier 31 veya M31), 2,5 milyon ışık yılı uzakta yer alıyor. NASA'nın Chandra X-ışını Gözlemevi, 25 yılı aşkın süredir evrenin yüksek enerjili sırlarını ortaya çıkarıyor ve son çalışması, Andromeda'nın çarpıcı bir portresini sunuyor.
Bu görüntü, birden fazla teleskobun verileriyle dokunmuş zengin bir mozaik. Chandra ve ESA'nın XMM-Newton'u X-ışını parlamasını yakalarken, GALEX ultraviyole ışıltıyı, yer tabanlı astrofotoğrafçılar optik parıltıyı, Spitzer kızılötesi ısıyı ve Westerbork Sentez Radyo Teleskobu ise radyo dalgalarını kaydediyor.
NASA, bu verileri 30 saniyelik bir "sonifikasyon" (seslendirme) projesiyle daha da ileri götürüyor. Galaksinin görüntüleri dikey olarak katmanlanıyor ve bir çizgi tarafından taranarak ışık notalara dönüşüyor. X-ışınları yüksek ve berrak çan sesleriyle "şarkı söylerken", kızılötesi ve radyo dalgaları daha derin bir uğultuyla yankılanıyor. Daha parlak noktalar daha yüksek sesle çalınıyor ve galaksinin adeta kendi sesi olan etkileyici bir melodi ortaya çıkıyor. Chandra ekibi, "Bu ses manzarası, bileşik görüntünün dalga boylarını yansıtıyor" diye açıklıyor.
X-Işınında Andromeda'nın Kalbi
Chandra, X-ışını dalga boyunda Andromeda'nın merkezini gözler önüne seriyor: devasa bir kara delik, nötron yıldızları ve yıldız kalıntıları gibi yoğun nesnelerle çevrili bir şekilde şiddetle yanıyor. "Her dalga boyu, bu galaktik komşumuzla ilgili benzersiz bir hikaye anlatıyor" diyor Chandra ekibi.
Kızılötesinden Radyoya: Farklı Bir Bakış
Kızılötesi: Galaksinin sarmal kolları, şişkin bir çekirdeğin etrafında dönen gaz ve toz halkalarıyla parlıyor.
Optik: Yıldız ışığıyla serpilmiş dumanlı bantlara dönüşen kollar, manzarayı yumuşatıyor.
Ultraviyole: Parlak bir merkezi çekirdeğin etrafında, kozmik havai fişekler gibi patlayan yıldız oluşum bölgelerini vurguluyor.
Radyo: Sarmal kollar, gevşek ve kıvrımlı ipliksi yapılara dönüşüyor, belirgin bir merkez olmadan.
Bu proje, Andromeda'nın dönüş eğrilerini ölçerek karanlık maddenin varlığına dair ilk kanıtları sunan Dr. Vera Rubin'i de onurlandırıyor. Chandra ekibi, "Çalışmaları, galaksileri anlama şeklimizi kökten değiştirdi" diyor. Rubin’in mirası, 2025’te ABD’nin bir astronomu bir dolar çeyreğinde ilk kez temsil edecek. 1999'da Columbia Uzay Mekiği ile fırlatılan Chandra, neredeyse atomik düzeyde pürüzsüz aynaları sayesinde, önceki teknolojilerden 100 kat daha soluk X-ışını kaynaklarını tespit edebiliyor. Bu çalışma, evrenin farklı "renklerini" bir araya getirerek Andromeda'ya dair bütüncül bir bakış sunuyor.