Kış, parlamentoların tarihsel en temel yetkilerinden biri olan bütçe hakkının, özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte sistematik biçimde budandığını belirtti. “Bütçe çıkarılamazsa bir önceki yılın bütçesinin yeniden değerleme oranıyla uygulanmasını öngören düzenleme, Meclis’i devre dışı bırakan bir mekanizmaya dönüşmüştür. Bu, bütçe hakkının fiilen gasp edilmesidir.”
Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekili Gülcan Kış, TBMM’de tamamlanan 2026 yılı bütçe görüşmelerinin ardından yaptığı açıklamada, bütçenin ekonomik bir metin değil, siyasi bir tercih belgesi olduğunu söyledi.
Kış, “Bu bütçe halk için değil, saray düzeninin devamı için yazıldı. İktidar bu bütçeyle yoksulluğu yönetmeyi, emeği kısmayı, rantı ve faizi büyütmeyi tercih etti...” diyerek yaptığı kapsamlı değerlendirmede şu görüşleri dile getirdi:
“2026 bütçesiyle bütçe hakkı geriletilmiş, Meclis denetimi işlevsizleştirilmiş, kamu kaynakları halktan kopuk bir anlayışla kullanılmıştır.” ifadelerini kullandı.
Bütçeye yazılan her rakam politiktir...
Bütçeye yazılan her bir rakam politiktir. O rakamlar neyi önemsediğinizi, neyi görmezden geldiğinizi, kimin için harcadığınızı, kimden kısmayı tercih ettiğinizi açıkça gösterir.2026 bütçesi, ‘Kim kayrılsın, kim ezilsin?’ sorusuna verilmiş net bir yanıttır.Zengine güvence, işçiye sabırdır.Yandaşa israf, emekliye şükürdür.
Bu bir bütçe değil, sınıfsal bir tercihtir...
Gelir vergisi artıyor, dolaylı vergiler katlanıyor, faiz giderleri büyüyor. Ama işçi, memur, emekli ve sabit gelirli her geçen yıl daha da yoksullaşıyor. Bu tablo tesadüf değil; bilinçli bir tercihin sonucudur.
2,7 trilyon liralık açığın bedelini yine halk ödüyor...
2024 kesin hesabı bile tabloyu ortaya koyuyor.
bütçe giderlerinin 10 trilyon 781 milyar lira, gelirlerin 8 trilyon 673 milyar lira, açığın ise 2 trilyon 108 milyar lira.
Bu açığın bedeli bir kez daha halkın sırtına yükleniyor.
Meclis’in bütçe üzerindeki etkisi fiilen ortadan kaldırıldı...
Bütçe çıkarılamazsa bir önceki yılın bütçesinin yeniden değerleme oranıyla uygulanmasını öngören düzenleme, Meclis’i devre dışı bırakan bir mekanizmaya dönüşmüştür. Bu, bütçe hakkının fiilen gasp edilmesidir.
Vergi artışları vahşi boyutlara ulaştı...
Çalışanlardan kesilen gelir vergisi son 6 yılda yüzde 1532 arttı. Doğalgaz ve petrol ürünlerinden alınan ÖTV yüzde 1961 yükseldi. Buna karşılık şirketlerden toplanan vergi artışı bu oranların yarısına bile ulaşmadı.
Son 9 yılda bu ülkede 1 trilyon 966 milyar dolar gelir toplandı.
Sorun kaynak yokluğu değil; sorunun adı kaynağın kimden alınıp kime aktarıldığıdır.
Denetimsiz harcama, görünmez sorumluluk...
Sayıştay devre dışı, teftiş zayıf, ihale sistemi parçalanmış durumda. Türkiye Varlık Fonu Meclis denetimi dışında, ikinci bir hazine gibi çalışıyor. Bu bütçe, hesap vermemek üzerine kurulmuş bir düzendir.
Bu bütçede halk yok...
14 gün boyunca Meclis kürsüsünden gerçekleri dile getirilieken, AKP ve MHP sıraları sustu.
Bu bütçede halk yok. Çünkü halk bu düzene fazla geliyor.Bu bütçede emek yok. Çünkü emek itaat etmiyor.Emekli yok, emekçi yok, adalet yok. Çünkü adalet bu saray düzenini bozar.
Bu bir düzen bütçesidir...
Yoksulluğu kalıcılaştıran, itaati ödüllendiren, 86 milyonun geleceğini rehin alan bu metin bir bütçe değildir.Bu bir düzen bütçesidir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz bu düzeni de, bu bütçeyi de reddediyoruz.Türkiye’nin ihtiyacı; halktan kopuk bir saray düzeni değil, adaletli, şeffaf ve emekten yana bir bütçedir.”





