Soyu tükenen masal kahramanları...
Değer yargılarının aşındırıldığı, toplumsal hasletlerin hiçe sayıldığı, gönüllerin bile çıkara göre şekillendirildiği, tüketim kültürsüzlüğünün kutsandığı bir süreçten geçiyoruz.
Herkes sabah evinden çıkarken ayrı hesapla çıkıyor; kimi varlığını sürdürmenin, kimileri ise birini üç, üçünü beş yapmanın hesabında!
Ne acıdır ki rüzgâr yüzyıllar boyu olduğu gibi yine varsılların yelkenini şişirecek yönden esiyor.
Daha naif olan ihtiyaçların değişim yoluyla karşılanması geleneği tozlanmış kitap sayfalarında yerini alırken, şimdilerde dijital para sisteminin egemenliği sürüyor. Talancılar tek damla ter akıtmadan varlıklarını şişirirken, banknota ellerini dahi sürmeden tüm dünya nimetlerinden sınırsızca yararlanabiliyorlar.
Tabii bütün bu olgular çağın gereği olarak kutsanmış olsa da, özünde insani değerleri aşındırdığı da bir başka gerçek!
Alışveriş merkezleri, marketler, restoran ve benzeri ticari kuruluşlarda büyük ölçüde dijital para geçiyor; paranız olmazsa acınızdan ölseniz kasadan geçmeyen bir ekmeğe alamazsınız. Bir zamanların veresiye yazan bakkal amcaları çoktan tarihe kavuştu. Sizlerin de yakından bildiği bu gerçekleri yinelememe gelince, geçtiğimiz günlerde,” İşte insan sıcaklığı bu…” dedirten bir olay yaşadım.
Küçük bir kuyumculuk tamiri işimiz vardı; arada bir selamlaştığımız Arif Kuyumculuk’a uğradım. İşyerinin sahibi Erol Selvitopu kısa sürede işimizi gördü. Bir yakınıma hediye almam da gerekiyordu. İsteğimi ilettim, “Hay hay, al götür, beğenirseniz kalır, olmazsa mal bizim.” diyerek yüreklendirdi.
Sonuçta anılan hediyeyi almaya karar verdik. Parasını ödemeye gittiğimde, geleneğe uyup biz de kredi kartıyla ödeme yolunu yöneldik, ancak aldığım yanıt ilginç ve günümüzün gereklerine hiç mi hiç uymuyordu! Sevgili Erol kardeşim, “Ayıpsın be abi, ne kartı paranın lafımı olur; notumuzu düştük, elinde oldukça ödersin…” yolunda sözler söylemesin mi?
İnanın nutkum tutuldu!
Çoğunluk yabancıdan öte, kardeş kardeşin bile üç kuruş için kafasını yarıp gözünü çıkardığı bir süreçte ticaret yapan bir şahıs kendisine verilen parayı geri çevirebiliyor!
Burada konu benim güvenilir olup olmadığımdan çok, karşı tarafın para denen değere yönelik bakış açısıdır.
İlgili düşünce sarmalında devinerek yürürken, “İşte insan sıcaklığı bu.” demekten kendimi alamadım.
Ne acıdır ki, Anadolu insanının mayasında var olan "Almadan vermenin erdemiyle" yoğurulu bilinç büyük ölçüde tüketim kültürsüzlüğüne yenik düştü.
Erol Selvitopu gibi tek tük kalan eli ve gönlü bol canları şimdilerde arasanızda bulamazsınız...
Onlar artık soyu tükenen masal kahramanları...