Bedir Solmaz | Günün çirkinlikleridir geçmişi güzel kılan... | MERSİN MOZAİK
Bedir Solmaz

Bedir Solmaz

Günün çirkinlikleridir geçmişi güzel kılan...


Küçücük bedeniyle boyundan büyük işin altına sürülen çocuğu görünce, yıllar önce yazdığım bir şiirin “ Alıp koyuyorum özüme / Elimdeki ekmeğe düşen kara çocuk gözünü / Pabucum  kayboluyor yolda / Ölüyor anam İstanbul’da  yokluğun kanserinden...

dizelerini mırıldanmaktan kendimi alamıyorum.

Şiiri 80’li yılarda yazmıştım, o dönemde anası ölen, babaları mahpus damlarına düşen ne kadar çok çocuk vardı...

O günden bugüne çocuklar adına iyiden güzelden yana değişen bir şey yoktur; aksine sokaklarda çalışmak zorunda kalan çocukların sayısı gün geçtikçe katlanıyor...

Her köşe başında biri karşınıza çıkıp, bir şeyler satmak ya da hizmetinizi görmek için can atıyor. Hepi topu üç beş kuruş için. Sizi bilmem ama ben, yediğim ekmeğin, içtiğim suyun hiç mi hiç tadını almıyorum...

Şimdi bazı dostlarım “yine içimizi karartıyorsun” diyerek sitem edecekler. Ama ne yapayım geçmişle günümüz arasında yaptığım değerlendirmeler beni karamsar kılıyor.

Ömrünün yaklaşık 65 yılını Mersin’de geçiren birisi olarak, inanın çok sıkıntı çektiğim 80’li yıları bile özlemle arıyorum.

İsterseniz siz de belleğinizi şöyle bir yoklayın;

İşsizimiz bu kadar çok muydu?

Yaşam bu kadar pahalı mıydı?

....

Olumsuzluk öğeleri içeren benzeri sorulara vereceğiniz yanıtın  “elbette hayır” olacağına eminim. Çünkü Mersin-Adana yolu üzerinde adım başı bir fabrika inşaatına tanık olurduk. Bizi yazın yakan, kışın donduran estetikten yoksun beton blokların yerinde yeşil yeşil salınan narenciye bahçeleri vardı.

Ya şimdi?

Bırakın yeni fabrikalar açılmasını mevcut işyerlerinin kapısına da birer birer kilit vurulurken, Türkiye’nin narenciye ihtiyacını karşılayan güzelim bitki dokusu da maalesef fotoğraflarda kaldı. İlgili yerlerde çalışıp üretime katkıda bulunan onca insan işsizler ordusunun birer neferleri artık.

Bu düşüncelerin sarmalında kıvranırken, bazı usta yazarların eserlerinde betimledikleri mutlu insan tiplemeleri birer çengel gibi takılıyor belleğime.

Aşık olan insanların yürekleri kıpır kıpır olup kırlara koşarlarmış!

Günümüzde çoğu insan ilişkileri gibi aşklar da yapaylaştı.

Bu düşüncelerin sarmalında kıvranırken, çağına karşı olan yükümlülüklerine yerine getirememenin ağır yükü altında dipsiz kuyulara çekildiğimi hissediyorum.

Evet yıllar var ki, ülkemizde işler yolunda gitmemesi sonucu, ortağının gün geçtikçe çoğaldığı pasta küçüldükçe küçülüyor.

Pastayı büyütmekle yükümlü olanlar ise, uyguladıkları politikalarla fakir fukaranın ekmeğini her gün biraz daha küçültüyorlar. 

"Günün çirkinlikleridir geçmişi güzel kılan..." derler ya, eski günleri çok çok arıyoruz...



ARŞİV YAZILAR