Yücesoy,” Akkuyu NGS projesinin başlangıcında siyasi sebep ve beklentiler belirleyici olmuştu. Şimdi Akkuyu NGS şantiyesinde yapılacak gösterişli bir şov ile gerçekler karartılacak, yurttaşlar sahte bir başarı hikâyesi ile yanıltılacaktır. Nükleer gibi çok önemli ve riskli bir konunun aceleyle ve tedbirler göz ardı edilerek seçim propagandası haline getirilmesi kabul edilemez…”
Büyükeceli’de yapımı süren Akkuyu Nükleer Santrali Projesi’nde vazgeçilmesi isteniyor.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin ülke için daha büyük sorunlara neden olacağının savunan teknik çevreler,” Günümüzde yapımına devam edilen bu tesisin Türkiye için gerekli bir tesis olmadığı, projenin siyasal niteliğinin ön planda olduğu, Türkiye tarafında yeterli hazırlık olmadığından projenin denetiminin gereken düzeyde yapılamayacağı, toplum açısından çok yüksek maliyetli olduğu ve bir kaza durumunda ayni Çernobil ve Fukuşima kazalarında olduğu gibi çok büyük felaketlere neden olacağını…” ifade ediyorlar.
TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Adına açıklama yapan Makina Mühendisleri Odası Başkanı İbrahim Yücesoy, Akkuyu NGS şantiyesi çalışmalarının şeffaf bir şekilde yapılmadığını, birinci ünitenin yakıt yüklemesi yapılabilecek seviyeye gelip gelmediğinin bilinmediğini vurgulayarak şu görüşleri dile getirdi:
“Siyasi iktidar yaklaşan seçimler öncesinde yapımı devam eden tüm projeleri bir bahaneyle seçim propagandasına çevirmek için elinden geleni yapıyor. Proje aşamasından itibaren toplumun büyük itirazlarıyla karşılaşan, inşaat süreçlerinde hatalı imalatlar nedeniyle endişeleri artıran Akkuyu Nükleer Güç Santrali de bu seçim propagandasının malzemelerinden birisi haline getirilmiş durumda. Yapılan açıklamalara göre santralin birinci ünitesine ilk nükleer yakıt yüklemesi 27 Nisan 2023 tarihinde yapılacak. Bu yükleme Akkuyu NGS sahasına nükleer yakıt getirilmesi reaktörün devreye alınması anlamına gelmemekle birlikte, inşaatı süren büyük bir şantiyede yapılmak istenen bir nükleer faaliyet olması nedeniyle önemlidir.
Bilindiği gibi 1970’li yıllardan beri nükleer santral lobilerinin büyük uğraşlarına karşın ülkemizde nükleer santral kurma girişimler sonuçsuz kalmıştı. Ancak 2010 yılında Rusya ile yapılan bir milletler arası anlaşma ile Rus devlet şirketi Rosatom’un Türkiye’de sahibi olacağı bir nükleer santral kurmasını ve bu santralda üretilecek elektriğin %50’sine 15 yıl boyunca satın alma garantisi verilmesini, AKP hükümetleri kabul etti ve 2015 yılında temeli atılan Akkuyu NGS çalışmaları başladı. Bu anlaşma, Türkiye’nin Rus nükleer santralından elektrik alması zorunlu kılmaktaydı. Anlaşma, ülkemizi enerji kaynakları temininde Rusya’ya doğal gaz, petrol ve kömüre ek olarak, bir de nükleer yakıt açısından bağımlı hale getiriyor ve enerjide dışa bağımlılık oranını arttırıyordu. Bununla da sınırlı kalınmadı ve 12,35 dolar cent/kwh gibi yüksek bir fiyattan 15 yıl boyunca Akkuyu nükleer santralının üretiminin %50’sini, yani yaklaşık 290 milyar kwh elektriği satın almayı garanti ederek Türkiye’yi 35,8 milyar dolar bedelinde bir elektrik alım yükümlülüğü altına soktu. Böylece Rosatom şirketine, Akkuyu için yaptığı yatırımın kat ve kat fazlasını almasını garanti edilerek ilk 15 yılda geri kalan 290 milyar kwh elektriği de piyasada satarak ilave karlar elde edeceği özel bir imtiyaz verilmiş oldu. Yurttaşlarımız güneş, rüzgâr veya öteki yerli ve yenilenebilir kaynaklardan elektrik elde etmek yerine dünyanın en tehlikeli tip enerji üretim tesisinden çok pahalı elektrik almak zorunda kalmasının yolu açılmış oldu.
Günümüzde yapımına devam edilen bu tesisin Türkiye için gerekli bir tesis olmadığı, projenin siyasal niteliğinin ön planda olduğu, Türkiye tarafında yeterli hazırlık olmadığından projenin denetiminin gereken düzeyde yapılamayacağı, toplum açısından çok yüksek maliyetli olduğu ve bir kaza durumunda ayni Çernobil ve Fukuşima kazalarında olduğu gibi çok büyük felaketlere neden olacağı başta TMMOB olmak üzere birçok kuruluş tarafından yıllarca dile getirildi ve ilgililer uyarıldı. Tüm bu uyarıları kulak arkası eden AKP hükümetlerinin teşvikleri ile Akkuyu nükleer güç santralı yakıt yüklemesi yapılacağı söylenen bir aşamaya getirildi. TMMOB ve bilim insanlarının uyarılarının dikkate alınmamasının ne denli büyük felaketlere yol açtığını çok kısa süre önce acı biçimde deneyimledik.
Akkuyu NGS şantiyesi çalışmaları şeffaf bir şekilde yapılmadığı için birinci ünitenin yakıt yüklemesi yapılabilecek seviyeye gelip gelmediği bilinmemektedir. Resmi makamlar tarafından yayınlanan
şantiye görüntü ve videolarından anlaşıldığı kadarı ile Akkuyu NGS inşaat sahası nükleer tesis niteliği kazanabilecek durumda değildir. Öncelikle devreye alınacağı söylenen birinci reaktör bölgesinin her kısmında çalışmalar devam etmektedir. Bu durumdaki bir şantiyeye nükleer taze yakıt nasıl, hangi özel güvenlik önlemleri ile nereden ve ne yolla getirilecektir, getirilmesi durumunda nerede ve ne şekilde depolanacaktır, nükleer yakıtın depolandığı bir şantiyede güvenlik nasıl sağlanacaktır? Tüm bu hususlar belirsizdir. Şantiyede çalışanların nükleer tesiste çalışanlarında bulunması gereken niteliklere kavuşması için eğitimler yapılmış mıdır, yapılmamış ise bu birkaç gün içerisinde ne şekilde ve nasıl yapılacaktır? Sayısı on binlere vardığı söylenen çok sayıda taşeron şirket çalışanının nükleer tesis şantiyesine uyumunun sağlanıp sağlanamayacağı kuşkuludur.
Gerek nükleer yakıtların nakliye, santral sahasına indirme ve depolanma süreçlerinin, gerekse yakıtların reaktörlere yüklenmesi işlemlerinin öncesinde belirlenmiş ve onaylanmış bir program dahilinde ve ilgili teknik düzenlemelere uygun olarak yapılması gerekir. İnşaat çalışmalarının hızla sürdüğü, Akkuyu NGS şantiyesinde, bu tür özel bir hazırlık yapıldığını gösterir bir işaret de yoktur.
Akkuyu NGS projesinin başlangıcında siyasi sebep ve beklentiler belirleyici olmuştu. Şimdi Akkuyu NGS şantiyesinde yapılacak gösterişli bir şov ile gerçekler karartılacak, yurttaşlar sahte bir başarı hikâyesi ile yanıltılacaktır. Nükleer gibi çok önemli ve riskli bir konunun aceleyle ve tedbirler göz ardı edilerek seçim propagandası haline getirilmesi kabul edilemez. Bir ülkeye nükleer santral yaparak elektrik üretmek övünülecek değil ancak çaresizlikten yaptık denecek bir iştir. Başka kaynaklardan elektrik üretmek varken nükleer santrala yönelmek hiçbir ülke için doğru bir seçenek değildir. Başka olanaklar varken ülkemizi nükleer risk altına sokmak sorunları arttırmak anlamındadır.
Akkuyu nükleer güç santrali ülke için daha büyük sorunlara neden olmadan bu projeden vazgeçilmelidir.”