Mersin yerel dilinde “Dardağan” olarak bilinen palmiye meyveciği, çeşit çeşit oyuncakların olmadığı, bilgisayar, atari, tablet vb. aygıtların isimlerinin dahi anılmadığı dönemlerde çocukların oyun dünyalarını süslerdi…
Bazı çevrelerde palmiyeler kenti olarak anılan Mersin, havanın hafiften serinlediği sonyazın güzel günlerini geçiriyor.
Bu mevsimde palmiyeler yeşilden adeta cilalanmışçasına parlak siyaha dönüşen meyvecikleriyle dikkat çeker.
Yaşı 40’ların üzerindeki Mersinlilerin beleğinde yer alan “Dardağan” sözcüğünün kökenine baktığımızda kış soğuk geçen yörelerde yetişen farklı ağaçla karşılaşıyoruz.
“Dardağan, özelikle Zınnar, Midyat, Dargeçit, Savur ve Ömerli tarafında bunan kırsal kesimde kendiliğinden yetişen bir ağaç turudur…” görüldüğü gibi tek benzerlikleri, bakım istemeden kendiliğinden yetiştikleri.
Mersin yerel dilinde “Dardağan” olarak bilinen palmiye meyveciği, çeşit çeşit oyuncakların olmadığı, bilgisayar, atari, tablet vb. aygıtların isimlerinin dahi anılmadığı dönemlerde çocukların oyun dünyalarını süslerdi…
İlkokul önlerinde macunşekeri, tepside kerebiç ve şamtatlısının yanı sıra, yaklaşık 10-15 santim uzunluğunda kamışıyla birlikte bardak ölçüsüyle dardağan da satılırdı.
Özellikle muzip erken çocuklar, dardağanın meyvesini yer, çekirdeğini kamıştan birbirlerine üfleyerek adeta savaş yaparlardı.
Evet, Mersin’in en güzel günleri, ah bir de potansiyel kaynakları ihmal edilmese…
Çevrenize dikkatlice baktığınızda, kentin çeşitli semtlerinde palmiyeler gibi meyveye durmuş hurma ağaçları,”Sararmış, salkım salkım meyveleriyle” biz buradayız dercesine boy gösterirler.
Çöl ağacı olarak kabul gören hurma ve palmiye, bölgede hiçbir bakım istemeden arsızca yetişip meyveye veriyor.
Ne yazık ki bölgenin tarihi ve kültürel zenginlikleri gibi, coğrafi özelliğinin sağladığı kaynaklar da değerlendirilmiyor…
Ülkede Ramazan ayında oruç açmak üzere tüketilen hurmalar dışarıdan ithal edilirken, neden hurma üreticiliği planlanıp teşvik edilmez?