Uzun süre başkanlığını yaptığı Türk Hava Kurumu’nun Mersin’e kazandırdığı hizmet binasına Sudi Abaç’ın ismi verilerek anısı yaşatılsaydı kim ne kaybederdi?
Nuri ve Sudi Abaç kardeşlerin Camişerif Mahallesi’ndeki yıkılmaya terk edilen baba evlerinin durumu insansoyunun vefasızlığını dışa vuruyor; o güzel insanlar bizi çoktan terk etseler de sevenlerinin anılarında yaşıyorlar…
Geçmişi, toplumun vermekten çok almaya koşullandırıldığı günümüz ölçeğinde değerlendirirsek kaybettiklerimizi daha iyi anlarız!
Sudi Abaç, hayata bakışlarını bir tümceyle bakın nasıl özetlemiş:
“Bizler ailece salt resim ya da tiyatro ile değil, asli mesleğimizin dışında en az 30 yıl hiçbir maddi çıkar gözetmeksizin toplumumuza bir şeyler verebilmek amacı ile koşturup durmuşuz, hâlâ da koşuyoruz; bu bize kutsal bir görev. Doyumsuz zevk ve keyif veriyor…(MOZAİK Kasım 1992)
2009 Nisanında aramızdan ayrılan Sudi Abaç, demek ki 47 yıl hiçbir çıkar gözetmeden topluma güzellikler katmış.
Her şeyin çıkara endekslendiği bir ortamda gün geçtikçe çirkinleşen dünyayı biraz olsun yaşanır kılan sanırım bu insanlar olsa gerek!
Mersin’in ilk avukatları arasında yer alan Sudi Abaç, uzun yıllar Beden Terbiyesi Müdürlüğü, Türk Hava Kurumu Başkanlığı gibi görevlerin yanı sıra, birçok sosyal-kültürel-sanatsal etkinliğin içinde yer alırken, İçel Sanat Kulübü ile birlikte çok sayıda ressam yetiştiren FAMS Kulüp’ün de kuruluşuna öncülük etmiştir.
Çevresinde proje üretmesiyle tanınan Sudi Abaç, yaratıcı dehasıyla olmazları olur kılmıştır hep.
Örneğin, Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’nın dışında tutan İnönü-Çörçil görüşmesinin yapıldığı Yenice’de, gündeme getirdiği proje hayata geçirilerek geleneksel etkinliğe dönüşmüştür.
Sudi Abaç’ın genç kuşakların bilmediği bir yönü de sanatçı kişiliğidir.
Her ne kadar kendisi tevazu göstererek amatör karikatür olduğunu söylese de, 1940’lı yıllarda çizdiği karikatürleri “Boş ver” isimli albümde toplanınca büyük ses getirir. Yurtdışı ve içinde ödül alan karikatürleri, Boreligera, Zagreb, Amsterdam ve Tokyo sergilerinde Türkiye’yi temsil ettiği gibi, Montreal’in iki Dünya Yıllığı’nda dünyanın en güzel karikatürleriyle yine Türkiye adına yayımlanır.
Entelektüel kişiliğinin hangi yönünü anlatacağımı şaşırdığım Sudi Abaç’ın en belirgin özelliklerinden birisi de halk adamlığıdır.
Toplumdaki abartı düşkünlüğünün aksine O hep mütevazılığı seçmiştir. Meslek yaşamı süresince kullandığı olanaklar ve üstlendiği görevler gereği sahip olduğu ayrıcalıkları günümüzdeki yaygın anlayışın aksine toplumsal yararlara kullanmıştır.
İş yaşamından emekli olmasına kaşın arı gibi çalışmayı bırakmayıp ömrünün son günlerinde bile Atatürk Parkı’nın batı kapısı yanındaki Amatör Balıkçılar Lokali’nde maddi gücü olmayan garibanların derdini dinleyip dava dilekçesini yazarak geçirmişti.
Bütün bunları neden anlattığımız soracak olursanız; toplumdaki ahde vefa duygusunun giderek yok olması!
Uzun süre başkanlığını yaptığı Türk Hava Kurumu’nun Mersin’e kazandırdığı hizmet binasına Sudi Abaç'ın ismi verilerek anısı yaşatılsaydı kim ne kaybederdi?
Aksine emeği geçenler yüceleceği gibi, kazanan da insanlık olurdu!
Nuri Abaç'ı ise ayarı bir yazıda anatacağız...