Bedir Solmaz | Adam ve cudam... | MERSİN MOZAİK
Bedir Solmaz

Bedir Solmaz

Adam ve cudam...


Toplumsal ortamımda kullanılmayan cudam sözcüğü dağarcığıma ışıklar içinde uyusun sevgili İlhan Selçuk'un bir yazısını okuyunca yerleşmişti.
Büyük yazın ustası, beceriksiz, kaba, cahil, görgüsüz vb.kişilikleri "Cudam" sözcüğüyle tanımlamıştı...
Yaşam sürecinde yol ayrımına geldiğimiz zamanlar olur. Bu yolların kimi güllük gülistanlık, kimisi ise çakır dikenleriyle doludur. Birine saparsan lüks tüketim ürünleriyle bezeli şaşalı yaşamla karşılaşır, diğerine saparsan yokluk, acı, mahpusluk, işkencenin kucağına düşersin...

Kişi, hangi özelliklere sahip olursa olsun, ne tür baskılarla karşılaşırsa karşılaşsın sonuçta yürüyeceği yolu kendisi seçer...
Girdiği yolun sonunda ise, ya adamlaşır ya cudamlaşır...

Başkalarının, özellikle de çaresiz bırakılanların sıkıntılarına kafa yorup dertlerini dert edindiğimiz ölçüde adamlaşırız...
Ne acıdır ki, paylaşmanın dertleri azaltıp sevinçleri çoğaltması gerçeğine karşın, adamlaşma yolunu seçmek günümüzde kolay tercih olmaktan çıktı... 
Çünkü birçok şeyin çıkara endekslendiği kutsanan Yeni Dünya Düzeni’nde adamlaşmak büyük bedeller ödemeyi gerektiriyor.

Bu yol ayrımında kendine saygı duyan, emeğin değerini bilenler zoru seçip adamlaşırken, kolayı seçip başkalarına boyun eğen yalakalar ise cudamlaşıyor...

Bir anlamda, günümüzde yaşanan savaşların temelinde adam-cudam çelişkisi yatmaktadır...

Kişiler, ister adam, ister cudam olsun bu savaşın dışında kalamazlar...

Asıl önemli olan, Nazım Usta’nın, ”…olduğun safta olmak / bizim tarafta olmak…” dizelerinde olduğu gibi seçilen taraftır...

Yukarıdan aşağıya doğru, ya dünyada, ülkede, yaşadığımız kentte, kısacası yaşamın tüm alanlarında hükmeden seçkin azınlıkların boynumuza taktığı davulu çalıp cudamlaşacağız ya da  ezilip horlananların dertlerini dert edinip adamlaşacağız...

Gemi azıya alanların egemen olduğu bir dünyada, birkaç kişinin mazlumların tarafında yer almasının ne anlamı olabilir ki?” demeyin sakın.

İnsanlık tarihi adamlaşanların destanlarıyla doludur...

Uzağa gitmeye gerek yoktur, bazı aymazlar yok saymaya çalışsalar da emperyalistleri dize getirdiğimiz Mustafa Kemal'in Önderliğinde verilen Ulusal Kurtuluş Savaşımız belleklerden silinmedi hâlâ...

İşte başka bir örnek:

Geçmişte Vietnam’da, bugün dünyanın en güçlü ve donanımlı ordusuna sahip ABD’ye karşı yapılan başkarldırılar, güç dengesi göz önüne alınırsa insalık adına azımsanmayacak bir kazanımdır...
İlgili başarılar karşılaştıkları yol ayrımında zoru seçerek adamlaşanların sayesindedir...

Nasıl yaşanırsa yaşansın, eninde sonunda bitecek olan ömür sürecinde dünyanın dört bir yanından yükselen mazlum çığlıklarına nasıl kulak tıkanabilir söyler misiniz?

Çevremizdeki yangını şimdilik dışındayız diye görmezden gelmek, çığlıklara kulak tıkamak yaşanan acı gerçekleri, yangındaki dolaylı-dolaysız sorumluluğumuzu ortadan kaldırır mı?

Sizi bilmem, ama ben bu savaşta mazlumların safındayım...
Üç günlük ömürde, biraz rahat etmek uğruna bey sofralarında gerdan kırmaktansa; acın, yoksulun, yetimin çektiği çileleri paylaşmayı yeğlerim...

Çünkü zulme karşı durmak, adam olmanın gereğidir...



ARŞİV YAZILAR