Bedir Solmaz | Anılara yolculuk... | MERSİN MOZAİK
Bedir Solmaz

Bedir Solmaz

Anılara yolculuk...


İngiliz Kemal...
Yalnızlık  paylaşılmaz, yaşanır...” diye düşünüp içime kapandığım yıllar…
1980'li yıllar, dünya görüşümden ötürü çalıştığımız işten atılmışım. İşsizliğimi çocuklara hissettirmemek adına sabah işe gidermişçesine evden çıkıyorum. Koca caddeler dar geliyor; ora senin bura benim dolaşıyorum. Zamanımın çoğunu, arada bir uğrayıp  ayaküstü iki tek atıp kafamı dumanlandırdığım Meyvahoş Ali’nin büfesinin karşısındaki kitapçıda geçiriyorum...

Amerikan filmlerinden fırlamışçasına fotojenik olan kitapçı dükkanın sahibi, kitapları karıştırıp okumamı nedendir bilmem hiç yadsımaz, tanışmamamıza karşın dükkanda kuru kalabalık yapan bana sıcak tebessüm göstermeyi de ihmal etmezdi...

Zamanla aramızdaki mesafe kapandı. Kitapların aracılığıyla başlayan yakınlaşma dert yoldaşlığına dönüştü. O’nun  duyarlı yurttaş, iyi bir okur, iç dünyası dış dünyasından da geniş  entelektüel olduğunu daha sonra anlayacaktım...

Söz ettiğim kişi, çevresinde “İngiliz Kemal” olarak anılan  Abla Kitapevi’nin sahibi Kemal Gülenler’di.

O günlerin hayhuyunda olayları yeterince geniş boyutlu değerlendiremediğimi şimdi daha iyi anlıyorum.

Oysa Abla Kitapevi’nin geçmişi bizim öğrencilik yıllarımıza kadar uzanır. Daha da ileriye gider mi bilemem? 
O zaman böyle büyük boyutlu isminin sonuna “san” eklenmiş kitapçılar yoktu. Abla Kırtasiye, Ankara Kitabevi, Avcı Kırtasiye vb. birkaç tane kitap satan yer vardı koskoca Mersin’de...

Hani biz, bir şeyi kaybedince değerini anlarız ya, gelelim İngiliz Kemal’in entelektüel kişiliğine.

Bildiğiniz gibi, politikacıların iç karartıcı eylemlerinden bunaldıkça farklı konulara yöneliyorum.

Son zamanlarda dikkate değer bulduğum  portreler üzerine düşünürken  bir gerçekle yüz yüze geldim.

Bu konuyu 1990’lı yılların Mersini’nin hatırı sayılır dergisi MOZAİK’te Kemal Gülenler’in  işlemiş olduğunu fark ettim.

Tekrar o yıllara uzandım.

Abla Kitapevi’nin önünde durup gelen geçenden İçel isminin Mersin olması için imza toplayan İngiliz Kemal’le Bahri Ok İşhanı’nın Batı cephesinde oğlu Fuat’ın açtığı küçük kitapçı dükkanında tekrar karşılaşışım, paylaşmadığı iç sıkıntılarından okuyarak kurtulmaya çalışışı, ülke gidişatı üzerine yaptığımız uzun konuşmalar, dinlediğim güzel anılarını MOZAİK’e yazma önerimi kabul edişi bir film şeridi olup aktı gözlerimin önünden.

İşte O’nun anlattığı portreden kısa bir kesit:

TURHAN LOKMANOĞLU: Mersin’i çok seven  ve Mersin’e çok hizmet yapacak olan  dürüst, çalışkan, sempatik, insancıl, görgülü ve iyi bir aileden gelen Mersin çocuğu idi.Onu sevmeyen gıyabında sitemli, imalı konuşan birine rastlamadım.

Turhan; uzun boylu, yapılı, yuvarlak pembe yüzlü daimi tebessümlü ve hangi kesimden olursa olsun tanıdığı bütün kişilere  önce kendisi selam veren, alçak gönüllü, babacan bir insandı. Ve kişilere yardımcı olmayı çok severdi.

Yağmurlu bir günde arabam arıza yapmış,  eşim  ve çocuklarımla bir taksinin gelmesini bekliyoruz. Hemen yanımızda içinde annesi ve eşi olan otomobili ile Turhan durdu. Bizleri ısrarla arabasına alıp evimize bıraktı.Arabamın anahtarını aldı. Tamircisine telefon edip, arabamın götürülüp tamir edilmesini sağladı.

Turhan, her insana yardımcı olmaktan  adeta büyük zevk alırdı…(MOZAİK Kasım 1992)” 

Gerçek bir yurtsever olan, film yıldızı kadar yakışıklığı nedeniyle çevresince İngiliz lakabı takılan Kemal Gülenler, çok sevdiği kentinin Mersin adına kavuştuğunu göremeden aramızdan ayrılmıştı....

Işık içinde uyusun…



ARŞİV YAZILAR