Mutluluk nedir?
Soğukların belinin kırıldığı Nisanın ilk haftası yarılandı, çileli toplum kesimleri iktidarın uğradığı oy kaybıyla biraz olsun avunsalar da, gerçekte yüzleri gülmüyor…
Yıllar var ki ortaya atılan yapay gündemlerle toplum gerçek anlamda uyutuluyor.
Hani geçmişte Devlet İstatistik Enstitüsü’nün yaptırdığı bir anket vardı; ankete göre Türk toplumun büyük bir bölümü mutlu, geleceğinden de umutlu idi…
Bakın nerelere savrulduk?
Çevreme bakıyorum, mutluluktan eser yok.
Sizce mutluluk nedir?
Anılan anketleri yaptırıp kamuoyuna sunanların, beraberinde kastettikleri mutluğu da gösterseler ya!
Hani, ressam dostuna “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” diye soran Nazım Hikmet; daha sonra “Gül yüzlü bebesini emziren ananın...” dizeleriyle sürüp giden şiirinde özlediği mutluluğu ne güzel anlatmıştı.
Büyük Usta’dan öğrendiğimiz kadarıyla, mutluluk çocuğun dudağında gülüş, ananın ak memesinde süt, babanın yüreğinde sıcaklık, sokakta kalmış yoksula başını sokacak ev, köylünün tarlasından aldığı verimin keyfi...
Mutluluk kavramı zamana ve kişiye göre değişse de, özünde almadan vermenin güzelliğidir mutluluk...
Mutluluk, gökteki bulut kadar hareketli, nisan yağmuru gibi geçip gidicidir; önemli olan birilerini başkalarına muhtaç bırakmamaktır...
Sizi bilmem, ama ben mutluluk anketlerinin altında çok hinlik yattığından hiç mi hiç kuşku duymuyorum!
Ülkenin içinde bulunduğu durum öylesine vahim olmalı ki, işin başındakiler toplumu uyutmanın yeni yollarını arıyorlar…
Gelin görün ki mutluluk denen fidanı yeşertmek o kadar kolay değil.
Resmi verilere göre nüfusunun yaklaşık % 13’nün işsiz olduğu bir ülkede mutluluğun kök salip gelişmesi olması mı?
Canından çok sevdiği yavrusunun istediği sıradan bir şeyi dahi alamayan, ya da bin bir güçlükle okuttuğu çocuğunun işsiz güçsüz dolaştığını gören ana baba nasıl mutlu olabilir söyler misiniz?
İşyerini siftahsız kapatan esnaf, zabıtanın kovaladığı seyyar, yıl boyu emek verdiği ürününü maliyetine bile satamayan çiftçiye mutluluğun tarifini yaptırırsanız aldığınız yanıt ne olurdu acaba?
Masa başında yaptırdıkları anketlerle ülkedeki kötü gidişi alalamaya çalışanlar, sıradan vatandaş kimliğine bürünüp Anadolu’ya çıkıp bir dolaşsalar Hanya’yı Konya’yı görürler!
Yokluğun pençesinde kıvranan kaderine boyun eğmiş zavallıların, karşılaştıkları güçlükleri öbür dünya vaatleriyle göğüslemelerini bile siyasi rant tezgahına yatıranlardan insanlığın kazanım hanesine katkı beklemek hayaldir, hayal!